Elif Efendi Tekkesi
- Sa-fa Restorasyon
- Projeler
- Gösterim: 3257
Elif Efendi Tekkesi, Beyoğlu, Sütlüce Mahallesinde, Elif Efendi Sokağında bulunmaktadır. Tekkenin kurucusu Sa’dî tarikatından Hasırîzade Şeyh Mustafa İzzî Efendidir. Tekkeye adını veren ve tekkenin son şeyhi olan Şeyh Mehmed Elif Efendi dönemin meşhur Nakşibendî şeyhlerinden mesnevîhan Hoca Hüsâmeddin Efendi’nin öğrencisi olmuş ve daha sonra Eyüp Defterdar’daki Şah Sultan Mektebi’ni bitirmiştir. Derin bilgisi, sohbetinin güzelliği, örnek ahlâkı ve sanatsever kişiliği ile ün yapmıştır. Döneminin ileri gelen âlimlerinden dinî ilimleri tahsil etmiştir.
Tekkenin mimarisinde; Cephelerine yalın bir ifadenin egemen olduğu tevhidhane binasının barındırdığı mekânlarda, II. Abdülhamid döneminin, giderek Türk kökenli unsurların bünyesinde barındıran eklektik zevkine uygun süslemeler bulundurmaktadır. Zemin kattaki mahfillerin duvarları panolara taksim edilerek bunların içi, yeşil ve sarı renkte taş kaplamaları taklit eden boyamalarla doldurulmuş, ahşap sütunlar da yeşil porfiri hatırlatacak şekilde boyanmıştır. Mihrapta, yeşil ve kırmızı zeminler üzerinde, kûfi yazıdan bozma örgülü motiflerin arasında besmele ile “ yâ Mâbud” ibareleri, ayrıca rûmi ve palmet motifleri görülmektedir. Üst kattaki sütunların üzerinde uzanan yatay kuşak, alternatif olarak kare ve dikdörtgen kartuşlara bölünmüş, karelerin içine 8 kollu yıldızlar, köşeleri rumîlerle dolgulanmış dikdörtgenlerin içine de kûfi besmeleler yerleştirilmiştir.
Ayin bölümünün tavanında, kenarlarında da buna paralel “L” biçiminde, üçgenlerle sonuçlanan dört adet kartuş bulunmakta, bunların içinde de beyaz, siyah yeşil ve kırmızıyla resmedilmiş örgü motifleri, yıldızlar, şemseler yer almaktadır.
Biz Ne Yaptık?
Tescilli eski eser, tekke ve müştemilat olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Kuyu temel modeliyle temelin her iki yanında güçlendirme yapılmış, beden duvarının kendisi de çelik karkas sistemi ile askıya alınmıştır.
Tekke kısmında; yapının stabilitesi kaybolmuş, kullanım dışı kalmış, metruk vaziyette iken öncelikle taşıyıcı ahşap karkas sisteminde çürüyen, deformasyona uğrayan ahşap dikme ve kirişlemeler yenilenerek yapının taşıyıcı sistemi emniyete alındı. İç mekan ara duvarlarda taş yünü üzeri bağdadi çıta yapılarak horasan sıva ve bologna sıva ile düz zemin oluşturulması sonrasında tezyinatlı kalem işleri yapıldı. Tavan ahşap kubbe askıya alınarak korundu, labaratuvar ortamında zımparalanıp eksik parçaları tamamlandı, bütünleme yapıldı. Boya, kir ve pastan arındırıldıktan sonra macunlama yapılarak nefes alabilen doğal boyalar kullanılmak suretiyle tezyinli kalem işleri, süslemeleri yapıldı. Dış cephe; horasan sıva üzerine masif ahşap malzemeyle kaplandı, nefes alabilen boya ile boyandı. Zemin döşeme, tavan kaplaması, pencere ve kapı doğramalarında masif meşe kereste, korkuluklarda profilli ve dişli meşe kerestesi kullanıldı.
Müştemilat kısmında; eser tamamen yok olduğundan, temel araştırmasına gidildi. Restorasyon projesi doğrultusunda temel kısmı açığa çıkarılarak, eksik kısımlarda bütünleme yapıldı. Temel üzerine üç katlı ahşap karkas oluşturularak, iç mekan duvarlarda taşyünü, bağdadi çıta, horasan sıva üzeri bologna sıvası ve tezyinli kalem işleri ile süslemesi yapıldı. Dış cephede de taş yünü bağdadi çıta ve horasan sıva üzeri meşe kereste ile cephe kaplaması yapıldı. Tavan kısımları paşalı ahşap kaplamadan, zemin masif meşe kaplamadan, kapı-pencere doğramaları ve merdiven meşe keresteden, merdiven korkulukları ise profilli ve dişli meşe keresteden yapıldı. Üzeri ahşap çatı yapılarak, yalıtım uygulaması sonrasında klasik Osmanlı kiremiti ile kaplandı.